05 Nov 2014
Üç Kelimeden Oluşan Phrasal Verbs (Geçişli)
Aşağıda Üç Kelimeden Oluşan Phrasal Verbs (Geçişli) anlatıldı;
Üç Kelimeden Oluşan Phrasal Verbs (Geçişli)Aşağıdaki phrasal verbs ‘ ler de üç kısım göreceksiniz : “My brother dropped out of school before he could graduate.” “ Erkek kardeşim mezun olamadan okulu bıraktı.” | ||
Fiil | Anlam | Örnek |
break in on | Bir sohbeti bölmek | I was talking to Mom on the phone when the operator broke in on our call.“Operatör konuşmamızı kestiği zaman telefonda annemle konuşuyordum.” |
catch up with | Yakın olmak | After our month-long trip, it was time tocatch up with the neighbors and the news around town. “Aylar süren yolculuğumuzdan sonra, komşulara ve kasaba çevresine yakın olup onlardan haber almanın vakti gelmişti.” |
check up on | İncelemek, kontrol etmek | The boys promised to check up on the condition of the summer house from time to time. “Çocuklar yazlığa zaman, zaman bakmak için söz verdiler.” |
come up with | Bağışta bulunmak | After years of giving nothing, the old parishioner was able to come up with a thousand-dollar donation. “Eski kilise cemiyeti üyesi bin dolarlık bir bağış yaptı. Yıllardır hiçbir bağışta bulunmamıştı.” |
cut down on | Kesmek, azaltmak | We tried to cut down on the money we were spending on entertainment. “Eğlenceye harcadığımız parayı azaltmaya çalıştık.” |
drop out of | Sınıfta kalmak | I hope none of my students drop out ofschool this semester. “Umarım öğrencilerimin hiç biri bu sömestr sınıfta kalmaz.” |
get along with | İyi anlaşmak | I found it very hard to get along with my brother when we were young. “Erkek kardeşimle anlaşmak, küçükken daha zordu.” |
get away with | Bir işten sıyrılmak | Janik cheated on the exam and then tried to get away with it. “Janik sınavda kopya çektiği halde bu işten sıyrılmaya çalıştı.” |
get rid of | kurtulmak | The citizens tried to get rid of their corrupt mayor in the recent election. “Vatandaşlar son seçimlerde fırsatçı belediye başkanından kurtulmaya çalıştı.” |
get through with | bitirmek | When will you ever get through with that program? “Bu programı ne zaman bitiriceksin?” |
keep up with | Geri kalmamak | It’s hard to keep up with the Joneses when you lose your job! |
look forward to | Dört gözle beklemek | I always look forward to the beginning of a new semester. “Yeni sömestrin başlamasını her zaman dört gözle beklerim.” |
look down on | Hor görmek, küçümsemek | It’s typical of a jingoistic country that the citizens look down on their geographical neighbors. Komşularını, tipik ırkçı ülke vatandaşları küçümserler. |
look in on | Birini ziyaret etmek | We were going to look in on my brother-in-law, but he wasn’t home. “Kayınbiraderimi ziyaret edecektik ama evde yoktu.” |
look out for | Önce davranmak, tahmin etmek | Good instructors will look out for early signs of failure in their students “İyi eğitimciler öğrencilerinin yapacakları hataları önceden görürler.” |
look up to | Saygı göstermek | First-graders really look up to their teachers. “Eski nesil, öğretmenlerine gerçekten saygı gösterirler.” |
make sure of | Doğrulamak, emin olmak | Make sure of the student’s identity before you let him into the classroom. “Öğrencilerinizi sınıfa almadan önce, kimliklerinin doğru olduğundan emin olun.” |
put up with | Hoşgörü göstermek | The teacher had to put up with a great deal of nonsense from the new students. “Öğretmen yeni öğrencilerin bütün saçmalıklarını hoş görmek zorunda kaldı.” |
run out of | tükenmek | The runners ran out of energy before the end of the race. “Koşucuların dirençleri, yarışın sonuna gelmeden tükenmişti.” |
take care of | İlgilenmek, sorumlu olmak | My oldest sister took care of us younger children after Mom died. “Ablam, annem öldükten sonra bize, daha küçük çocuklara baktı.” |
talk back to | Kaba bir şekilde cevap vermek | The star player talked back to the coach and was thrown off the team. |
think back on | Yad etmek, anmak | I often think back on my childhood with great pleasure. “Çocukluğumu sık, sık büyük bir mutlulukla anarım.” |
walk out on | Terk etmek, başından atmak | Her husband walked out on her and their three children. “Kocası onu ve üç çocuğunu terketti.” |
Warning: Use of undefined constant rand - assumed 'rand' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/sentence/sinavingilizce.com/wp-content/themes/ribbon/single.php on line 40
Warning: count(): Parameter must be an array or an object that implements Countable in /home/sentence/sinavingilizce.com/wp-includes/class-wp-comment-query.php on line 405